Şemsettin AĞAR


BEN SENİ VATAN GİBİ SEVDİM

BEN SENİ VATAN GİBİ SEVDİM


Ben seni adını anayurttan alıp

Toroslar'ın zirvesinden kopup gelen

İki kardeş nehir Seyhan ve Cayhan'ın

Çukurova'ya bereket taşıyan güzelliğinde sevdim.

Ben seni "Allahın adamıyık" diyenlerin

Sımsıcak ikliminde kavrulurken yürekler

Aladağların serinliğinde felah bulan paşalar kentinin

Paşa yüreğiyle Adana gibi sevdim can

Ben seni yüksek rakımlarda

Seherin bakirliğinde

Günün ziyasının en muhteşem doğduğu yer Nemrutta,

Arsemia, Karakuş ve Cenderenin

Tarihe meydan okuyan gizeminde

Adı pek yaman bir sevda ile

Yedi yaman gibi Adıyaman gibi sevdim can

Ben seni Kocatepe’de masmavi bakışların

Atide gördüğü umutla

Cumhuriyet gibi Afyonkarahisar gibi,

Ve ben seni

Nuh'u ağırlayan başı dumanlı,

Göklere yükselen Ağrı gibi sevdim can

Ben seni ören kentlerin saklı cenneti

Güzelyurt'un aşk vadisi Ihlara'da Aksaray gibi

Bir Şirin uğruna dağları delen Ferhat'ın külüngünde,

Şehzadeler diyarı yasaklı meyvenin kentinde

Karadeniz ile vuslat için çırpınan Yeşilırmağın saflığında

Amasya gibi sevdim can

Ben seni seymenlerin düşmana dünyayı dar eden

Kılıcının keskinliğinde, tiftiğin yumuşaklığında

Angoranın aşk şarabı bağlarında

Payitahtım Ankara gibi sevdim can

Ben seni "Akdeniz akşamlarında"

Yeşil ile mavinin yakamoz dansında yörükçesine

Antik kentin yitik zamanlarından

Günümüze yansıyan paha biçilmez asaletinin timsali

Dünya kenti Antalya gibi sevdim can

Ben seni Akçakale ada kentin hamisi

Çıldır gölü gibi

Sevdayı ülkeler aşırı taşıyıp

Aras ile akit keserek

Odlar yurdunda Hazar'ı selamlayan

Kur ırmağının efsunlu akışında

Kaleler diyarı Ardahan gibi

Ben seni Kaçkarın yamacında

“Gözlerimin içindeki ışıksın…

Bende hiç bitmeyecek, Duygusun Şiir Annem.

Seninle olduğum, Senin olduğum,

Her yer… Şiir, annem” diye haykıran Kazım can aşkına

Tulum eşliğinde Atabarı oynayan yüreklerin

Bağdaş kurduğu Artvin gibi

Ben seni Apollon'un kehanetinde,

Afrodisiasta

Zeytin karası kaşların altında

İncir reçeli tadındaki şiir bakışlarda,

Efecesine mertçe Aydın gibi sevdim can

Ben seni Kazdağından denize uzanan sarıkız aşkıyla

Susurluk ayranı serinliğinde

Hoşmerim tadında Balıkesir gibi,

Ayayorgi tepesinden tarihi izlerken

Amasra gibi,

Balta girmemiş ormanların eşsiz güzelliğiyle

Adıyla müsavi nehrin

Bir aşk oku misali kalbinin ortasından geçişinde

Bartın gibi,

Her karışında petrolün fışkırdığı

Raman'da, Han obasında Batman gibi,

Sevdamı yüklenip

Zihni ustanın deyişleriyle

Kop dağı yüceliğinde

Karadeniz'in hırçın dalgalarıyla

Vuslat ettiren Çoruh'un yaslandığı

Bayburt gibi sevdim can

Ben seni Şeyh Edebali nasihatiyle

Söğütte Ertuğrulca, Metristepede gururla

Bilecik gibi,

Başımdaki sevdayı alıp

Hazar'da çalkalanan Aras'ı besleyen Bingöl gibi,

Govend çeken delikanlının yüreğiyle

Beş minarenin gölgesinde Bitlis gibi,

Çamlıbelde Koç Köroğlu cesareti,

Taama lezzet katan Mengenli aşçının marifetiyle

“Dağın öte yüzünde” Dağlı'ca, Bolu gibi sevdim can.

Ben seni Korkma diye ünlenen Akif imanıyla,

İnsuyu derinliğinde,

Burdur gibi

Yeşilin huzuru Kayı'nın gururu

Adıyla müsemma Uludağ'ın zirvesinde

kayakçının kar ile dansında,

Ben seni Orhan Bey edasıyla Bursa gibi sevdim

Ben seni geçilmezliğin timsalinde

Vazgeçilmezlik ruhuyla

Şarapnellerin dövdüğü bataryaların direncinde

Yedi düvele baş tutup dimdik duran kale gibi

Ben seni Çanakkale gibi sevdim

Ben seni tarih evvelinden

Yeraltı dünyasının Hüyük kenti

Çankırı gibi

Ben seni Leblebi gevrekliğinde

Hattuşada Nuvanzanın Nina sevdasıyla

Çorum gibi

Ben seni Pamukkale haşmetinde

Pamuktan ak, kaleden kavi bir yürekle

Seherin bekçisi

İbibikli horozun ötüşünde Denizli gibi

Ve ben seni

Çin seddine rakip surlara havi kentte

Malabadi köprüsü kemerinin haşmetinde

Yaz sıcağında kan kırmızı karpuzun serinliğinde

Dicle'nin sularıyla hayat bulan bakir diyarda

Diyarbakır gibi sevdim

Ben seni, yeşilin her tonunda

Uzayan vuslat deminin

Gürgen sertliğinde yürekte deprem yaratan

Fay kırıklarında Düzce gibi

Ben seni Tunca nehrinin Arda ile vuslatında

"Arda boylarında" türküsünün içli nağmeleriyle

Meriç'in hırçınlığanda,

Selimiye'nin dingin kutsallığında

Edirne gibi,

Ben seni Gakkoş yüreğimle

Çılgın Fırat'a gem vuran Keban gibi,

Hazar gibi, Harput gibi,

El-Aziz'in lütfü keremiyle Elazığ gibi sevdim can

Ben seni "ne güzel bağlar" türküsüne konu

Üzüm deren güzellerin kınalı ellerinde

Cana şifa ekşi suyun minerallerinde

Girlevik şelalesinin paraşütçe inişinde

Ve hasretin deprem darbelerinde

Her sabah yeniden dirilen sevdayla

Erzincan gibi,

Ben seni Aziziye tabyalarında

Nene hatunun satır tutan ellerinde

Ahmet Muhtar paşanın yüreğinde

Dadaşçasına

Sümmani babanın Ablaktaşta içtiği bade aşkına

Çifte minarelerde yankılanan ilahi aşkın gölgesinde

Palandöken misali başı dumanlı

Kehribar bir sevdayla Erzurum gibi sevdim can

Ben seni Yunus'ça, Nasrettin'ce

Porsuk çayı kıyısında

Sevdayı lületaşı nargilesinin dumanı gibi

Ciğerlerinde hisseden maşukun edasıyla

Adı eski olan bir kentte

Her seher güne nur yağarken yenilenen bir aşk ile

Eskişehir gibi sevdim can

Ben seni Zeugma'daki tarihin mozaik nakışlarında

Ezo gelinin içli barak nağmesinde

Şahinbey'in mavzerinden fırlayıp

Düşmana giden kurşun misali

Gazilik şanına yakışır bir gururla

Baklava tadında Gaziantep gibi sevdim can

Ben seni

Fındığın ve Kirazın başkentinde

Topal Osman ağa'nın memleket sevdasına haiz

Bir ahval ile ve

Kuşdili muhabbetinde Giresun gibi,

Ben seni Saçıma renk veren diyarda

Tomara şelalesi gibi akışkan Zigana misali asil

Gümüşhanevî’nin mana ikliminde

Atsız’ın mefkûresinde şiircesine

Gümüşhane gibi

Zap vadisi derinliğinde duygularla

Hakkari gibi sevdim can

Ben seni Hoşgörüde eşsiz

Taamda rakipsiz

Harbiye’de çağlayan, Amikte bereket

Asi’de isyan ruhuyla

Baş döndüren güzelliğinin

Defne kokusuna yansımasında

Olimpiyat ruhuyla Sökmencesine

Tevhid uğruna kelle veren Habib-i Neccar aşkıyla

Hatay gibi sevdim can

Ben seni yücelerde başı dik

Yüreği engin iklimiyle

Aras ovası bereketinde Iğdır gibi

Göller ve güller diyarı

Gönüllerin miski amber ayarı

Buram buram aşk kokulu

Artemis sunağında

Yare kurban edilmeye hazır

Davraz dağını andırır bir yürekle

Isparta gibi sevdim can

Ve ben seni Dünyanın incisi

Altın boynuzlu Haliç’i, Yedi tepesiyle

Fethinin Peygamber arzusuna mazhar olduğu

Çağ açıp çağ kapan kutsallığında

Komutanın “ya ben onu ya o beni alır” dediği

Tarifi zor sevdası yüreklerde kor

Kıtaların vuslat şehri

“Bir sengine yekpare acem mülkünün” feda edildiği

Dünyanın payitahtı Şehr-i İstanbul gibi sevdim can

Ben seni Amazon kraliçelerinin

Smirni adını verdikleri güzellikte

Hasan Tahsin’cesine

Ya ölüm ya istiklal ruhunda

Yeşeren umutların maviliğinde

Bergama gibi gizemli

Efes gibi vazgeçilmez

Denizinin kız kızının deniz koktuğu

Yosun bakışlarının parıltısında

İzmir gibi sevdim can

Ben seni namus ve vicdan abidesi

Sütçü imam ruhuyla

Karakoç’ta “Mihriban”

Mahsuni’de “Dumanlı dumanlı oy bizim eller” dercesine

Engizek’ten Binboğa’ya uzanan karlı dorukların

Yürek soğutan keçi inatlı dondurması lezzetinde

Aksu ırmağı gibi berrak ve kahramanca

Kahramanmaraş gibi sevdim can

Ben seni toprağın demire

Demirin çeliğe dönüştüğü

Bükülmez duygularla Karabük gibi

Aşkın en güzel ifade dili olan

Türkçenin başkentinde

Mehmet Bey fermanı ile

Karaman gibi

Ben seni “yurt vermeyiz düşmana” diyen

Yiğitlerin harman olduğu serhat şehrinde

Şenlik Baba, Çobanoğlu ve Taşlıova ustaların

Sazında sözünde yankılanan aşk badesi ile

Sarıkamış’ta vuslat şerbeti içenler aşkına

Kars gibi sevdim can

Ben seni Yorgansız Hakkı’nın

“Ana ben gidiyom düşmana karşı”

Yürekliliğiyle

Ilgaz yüceliğindeki

Karafatma ve Halime Kaptan saygısında

Hülasa Kastamonu gibi sevdim can

Ben seni Erciyes gibi yüce

Mimar Sinan gibi ustaca

Gevher Nesibe’nin Sipahi sevdasıyla

Gesi bağlarında yar hasretiyle dolanıp

Avşarcasına mert

Yedi oluklu Kapuz şelalesi muhteşemliğinde

Kayseri gibi

Kızıla boyanmış ırmağın

Sevgiliye kurşun hızıyla akışında

Her an patlamaya hazır bir mühimmat deposu heyecanıyla

Kırıkkale gibi

Ben seni Istranca dağlarında seken

Maralların cennet gözlerinde

İğneada Longuzundaki kış cıvıltılarının ahenginde

Kırk şehidin ruhunda

Kırklareli gibi sevdim can

Ben seni Aşıkpaşa’nın dizelerinde

Ahi Evren’in alın terinde

Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş’ın

Gönül titreten nağmelerinde

Kırşehir gibi

Ben seni Afrin çayı boyunca uzanan vadinin

Zeytin tanesi gözlerinde

Peygamber üzümü habbesinde

Karakışlarda titreyen garibin özlemi olan

Yorgan sıcaklığında Kilis gibi sevdim can

Ben seni Marmara ve Karadenizin incisi

Gönüllerin birincisi

Hereke motifleri kadar güzel

Körfez kadar özel

Kocaeli gibi sevdim can

Ben seni Evliyalar otağında

İlim fışkıran Karatay gibi

Selçuklu heybetinde

Mevlana Şems Muhabbetinin

Gel ! Ünlemesinde

Tasavvuf sofisinin duygularında

Konya gibi sevdim can

Ben seni nazlı gelinciğin

Aşk kızılı yaprağında,

Kütahya’nın pınarları ezgisi eşliğinde

Porselene can veren toprakta

Dantel dantel işlenen çinisinde hayat bulan

Bir yürekle Kütahya gibi sevdim can

Ben seni Asaletini Beydağı’ndan

Rengini sarı saçlarından alan kayısının başkentinde

Battal gazinin yüreği,

Darendeli Somuncu babanın aşkıyla

Malatya gibi sevdim can

Ben seni Antik çağların tılsımında

Gurup vakti Spil’den İzmir’i seyredercesine

Bıyıkları yeni terlemiş Şehzadenin gururu ile

Mesir lezzetinde,

Hasretini ise Soma hüznü ile sinemde taşıyıp

Manisa gibi sevdim can

Ben seni Taş duvarlarında sevdaların yankılandığı

“Mezopotamya’da sarı taşların egemen rengiyle,

Güneşin yansıttığı tonların

Buğday başaklarındaki zengin coşkusuyla”

Mazı dağının doruklarındaki sakız ağacı kokusunda

Her yanı sit alanı olmaya layık yüreğinin önünde eğilerek

Mardin gibi sevdim can

Ben seni Türkmencesine,

Al yanakları gelincikle yarışan

Yörük güzeli Fadıma’ya tutkun

Mahcup delikanlının karbeyazı duygularında,

Toros’lara yaslanmış

Karacaoğlan’ın Elif’i gibi eşsiz

Silifke Yoğurdu gibi ak, Kızkalesi gibi çekici

Ashab-ı Kehf gibi sır yüklü, Mut’lu kadar Mutlu

Mistik çağlardan gelen esintilerle

Cennet gibi kısaca Mersin gibi sevdim can

Ben seni Asardan Bodrum’u gözleyen bulut gibi

Yamaçlardan Fethiye’ye yol alıp

Ölü denizde nefeslenen paraşüt tutkusuyla

Kadim medeniyetler beşiği Muğla gibi sevdim can

Ben seni Sultan Alparslan’ın Malazgirt tutkusu

Ve sigara tiryakisinin altın sarısı tütünden

Ciğerlerine çektiği dumanın hevesiyle

Muş gibi sevdim can

Ben seni göklerde seyri alem eden

Kapadokya’nın Peri kızları gibi

Yer altında tarih yaşatan

Kaymaklı Derinkuyu şehirleri güzelliğinde

Hacı Bektaş’ın pir aşkına çektiği “hu” larla

Dervişlerin ceminde

Nevşehir gibi

Ben seni Bor’un pazarı geçmeden Sonsuza dek

Ulular kışlasında Çiftehan sıcaklığında

Aladağlardan Bolkarları selamlarken

Sevdasını kilimlere desen desen işleyen

Ayşelerin göz nurunda

Niğde gibi sevdim can

Ben seni Boztepeden Karadeniz’e bakarken

Göz bebekleri fındık fındık parlayan kızların

Sülün gibi süzülüşünde

Ayşa’ya olan sevdasını dağ başlarında

Bir ömür haykıran Hekimoğlu’nun

Gürcü beyine boyun eğmeyen asi yüreğinde

Ordu gibi sevdim can.

Ben seni dünden bugüne

Kastabala’dan Zorkun’a yankılanan aşk nağmelerinde

Yerden fışkııran Fıstık tadıyla

Haruniye gibi sıcak, Kadirli gibi kadirşinas,

İsyanını Gavurdağlarının her taşına

Şiir şiir kazıtan Dadaloğlu yüreğiyle

Osmaniye gibi sevdim can

Ben seni Çayın başşehri

Karadeniz’in yüce ve aziz coğrafyasında

Yer tutan atmaca duruşlu bir sevda ile

Yeşilin ve mavinin dansında

“Çayeli’nden öteye yali yali”

Horon tutan güzellerin

Yüreklerinde demlenmiş beş çayı lezzetiyle

Ayder’de mehtap ile öpüşen sislerin gizeminde

Anzerdeki çiçek ile arı aşkının rakipsiz tadında

Rize gibi sevdim can

Ben seni Frig’lerden bugüne

Kıvrım kıvrım aşk taşıyan Sakarya’nın debisinde,

Adıyla müsemma dağların

Tektonik Sapanca’ya yansıyan platonik siluetinde

Sakarya gibi,

Bir milletin yeniden varoluş azmini

Denizden karaya taşıyan komutanın

İlk adımındaki heyecan ile

Anadolu adlı asenanın hasretiyle Bozkurtçasına ve

Tarihin Bedestandaki ipeksi dokunuşlarında

Samsun gibi sevdim can

Ben snei Uçsuz bucaksız çayırların yeşilliğinde

Göz nuru el emeğin hayat bulduğu

Battaniye sıcaklığının

Damak tadı Büryan ile bütünleştiği yerde

Pir Veysel Karani ve İbrahim Hakkı aşkıyla

Siirt gibi,

Ben seni Su perisi Sinope’nin sinesinde

Baharı beklerken

Mahpus damı duvarlarından

Aldırma Gönül aldırma diye yankılanan

Ezginin Boztepe burnunun uç noktasında

Notaya döküldüğü Sinop gibi sevdim can

Ben seni Gök Medresenin

Duvar taşlarını tutturan harcın mayasında

Cumhuriyetin mayasına uzanan aşk ile

Kızılırmak gibi delice

Yiğidoların madımak toplayan güzellere

Olan sevdalarını yaşarken

Veysel babanın merhameti ve

Darağacına yürüyen Pir sultanın ruhundan

Aldıkları ilhamla Sivas gibi sevdim can.

Ben seni Nemrudi Mancınıklardan

Cehennem od/una atılırken

Gülümseyen İbrahimi duygularla,

Aynzelha meydanını suya çeviren Yaradan aşkına

Fırat’a özlem çeken Harran’ın kurak yüreğine

Eyyubi sabrın himayesinde can veren mir aşkına

Acıyı bal eyleyen mırra kahveli sıra gecelerinin

Yanık türküleri ve şiir bakışlarının eşliğinde

Şanlıurfa gibi sevdim can

Ben seni Tatar yüreklerin cesurluğunda

Zifire bulanmış Beko yüreklere inat

Hz Nuh ile anlamlaşan Cudi kadar yüce

Mem-u Zin sevdasıyla

Şırnak gibi,

Kara üzüm habbesinde mayalanıp

Mahzende yıllanan şarabın tiryakisi gibi

Vatan Şairi Namık Kemalin dizelerinde

İfade bulan sıla hasreti ve aşkı ile

Tekirdağ gibi sevdim can.

Ben seni Ballıca’da sarkıtlaşan sevda oklarının yürek delişinde

Plevne kahramanı Gazi Osman paşa ruhuyla

Geyraz bahçelerinde yar yanağı elmada

Onbeşli kınalı Alileri cepheye gönderen annelerin

Yürek yangınını dindiren Ayvaz suyu serinliğinde

Cahit Külebi dizeleriyle, gençliğimle tanıştığım ve

Karacaoğlanın dizesinde ifade bulan

Güzeller durağı Tokat gibi sevdim can

Ben seni Ağasar deresi tınısında

Sümela ve Ayasofya gibi antik Uzun göl gibi rakipsiz

Atamın köşkü gibi heybetli

Haldizen Dağı kadar yüce

Maçkanın taşlı yollarında ceylan gibi seken

Kalem kaşlı güzeli kemençe yayında

Konuşturan uşağın yüreğinde

Hamsi misali cıvıl cıvıl

Kuymak misali doyumsuz

Anlayacağın Trabzon gibi sevdim can

Ben seni “Kar ile silelenmiş” Munzur’un

Köpük köpük Pülümür suyunda

Tunceli gibi

Murat dağından doğup

Menderese sevda taşıyan Banaz gibi

Yüreğindeki ateşi

Halıya desen kilime motif eden

Selvi boyluların endamında

Uşak gibi sevdim can

Ben seni , Bend-i Mahi suyu gibi

Tendürek’ten seslenip

“Kes başım Kanım aksın

Kıymet bilene doğru” diyen bir yürek ile

Otlu peynir olup damaklarda taht kuran

Akıntının tersine kürek çeken

Gülüşleri gül sevdaları göl,

Kefal dirençli yiğitlerin yurdu

Kendisi güzel kedisi özel Van gibi sevdim can

Ben seni

Gönüllere şifa dağıtan kaplıcalar ve

Huzur kenti Marmara’nın İncisi

Yalova gibi

Ben seni Bozok yaylasında

Ayça yüz ve Hak vergisi sürmeli gözlerin iflah etmediği,

Dert çekmeye hal bırakmadığı kara bir sevda ile

Sırra kadem basan Türkmen ozanın perdesinde,

Ankova harabelerine tünemiş baykuşların

Hüzne durduğu bir hasret ile,

Çamlık tepenin efil efil sevda yeli estirdiği,

Saat kulesindeki gong seslerinin ve dahi

Akrebin kıskacındaki yelkovanın

Sürmeli diye inlediği yerde

''Yozgat'ı sel almış,Sorgun'u duman

Sıtkınan seviyom billahi inan

Ölüp de kabire girdiğim zaman

Ben susuyum kemiklerim söylesin''

Diyerek sevdiğine testi kırdığı duygular eşliğinde

Nida tüfekçi yüreği ve

Çapanoğlu Cabbara el veren Hızır’ın

“Gönlün gani, mülkün fani olsun” duasıyla,

Yozgat gibi sevdim can

Ben seni Karaelmasın

Zifir karasında ekmek arayan Uzun Mehmetlerin

Parlayan gözbebeklerindeki umutla

Göçük hasretlerin hüznünde

Zıngıldarken sol yanım, Ya sabır deyip

Med cezir yaşayan sinemdeki harı

Harmankaya şelalesinde dindirerek

Hak vergisi tabii ve tarihi güzelliklerin

Yay ile ok arasında yeşil ve maviyi buluşturup

Akit kestikleri mahalde kaptaş havası eşliğinde

Kuzu kestanesi çıtlatırken

Zonguldak gibi sevdim can

VE BEN SENİ

Candan öte can gibi

Şah damar içinde kan,

Ötüken dilberi Almıla gibi

Döşündeki“Hubbul vatan minel iman” düsturuyla

Bayrak tutan Ulubatlı Hasan gibi

Yeseviden Feyz alıp Hacı Bektaş ile hoşgörü,

Hacı Bayram ile de mana ikliminde doyasıya kanan gibi

Yunus ocağında pişip

Mevlana dergâhında aşk ile

Hu çeken Dervişan gibi

Çin Seddi’nden, akmam diyen Tuna’ya kadar

At oynatan ecdadım Fatihan gibi

Odlar yurdum Azerbaycan

Umudun rengi Türkmenistan

Çekik gözlü yar Özbekistan

Adı mert bileği sert Kazakistan

Kırklar güneşi Kırgızistan

Kıbrıs adlı Yavru vatan ve

Özgürlük özlemiyle yanıp tutuşan

Bütün Turani kavimler için

Vuslatın uç noktası olan Kızılelma adlı canan gibi

“Vatan ne Türkiye'dir Türklere ne de Türkistan,

Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir Turan”

Diye haykıran ozan gibi

HÜLASA BEN SENİ VATAN GİBİ SEVDİM

Şemsettin AĞAR (Dervişoğlu)