Ben seni adını anayurttan alıp
Toroslar'ın zirvesinden kopup gelen
İki kardeş nehir Seyhan ve Cayhan'ın
Çukurova'ya bereket taşıyan güzelliğinde sevdim.
Ben seni "Allahın adamıyık" diyenlerin
Sımsıcak ikliminde kavrulurken yürekler
Aladağların serinliğinde felah bulan paşalar kentinin
Paşa yüreğiyle Adana gibi sevdim can
Ben seni yüksek rakımlarda
Seherin bakirliğinde
Günün ziyasının en muhteşem doğduğu yer Nemrutta,
Arsemia, Karakuş ve Cenderenin
Tarihe meydan okuyan gizeminde
Adı pek yaman bir sevda ile
Yedi yaman gibi Adıyaman gibi sevdim can
Ben seni Kocatepe’de masmavi bakışların
Atide gördüğü umutla
Cumhuriyet gibi Afyonkarahisar gibi,
Ve ben seni
Nuh'u ağırlayan başı dumanlı,
Göklere yükselen Ağrı gibi sevdim can
Ben seni ören kentlerin saklı cenneti
Güzelyurt'un aşk vadisi Ihlara'da Aksaray gibi
Bir Şirin uğruna dağları delen Ferhat'ın külüngünde,
Şehzadeler diyarı yasaklı meyvenin kentinde
Karadeniz ile vuslat için çırpınan Yeşilırmağın saflığında
Amasya gibi sevdim can
Ben seni seymenlerin düşmana dünyayı dar eden
Kılıcının keskinliğinde, tiftiğin yumuşaklığında
Angoranın aşk şarabı bağlarında
Payitahtım Ankara gibi sevdim can
Ben seni "Akdeniz akşamlarında"
Yeşil ile mavinin yakamoz dansında yörükçesine
Antik kentin yitik zamanlarından
Günümüze yansıyan paha biçilmez asaletinin timsali
Dünya kenti Antalya gibi sevdim can
Ben seni Akçakale ada kentin hamisi
Çıldır gölü gibi
Sevdayı ülkeler aşırı taşıyıp
Aras ile akit keserek
Odlar yurdunda Hazar'ı selamlayan
Kur ırmağının efsunlu akışında
Kaleler diyarı Ardahan gibi
Ben seni Kaçkarın yamacında
“Gözlerimin içindeki ışıksın…
Bende hiç bitmeyecek, Duygusun Şiir Annem.
Seninle olduğum, Senin olduğum,
Her yer… Şiir, annem” diye haykıran Kazım can aşkına
Tulum eşliğinde Atabarı oynayan yüreklerin
Bağdaş kurduğu Artvin gibi
Ben seni Apollon'un kehanetinde,
Afrodisiasta
Zeytin karası kaşların altında
İncir reçeli tadındaki şiir bakışlarda,
Efecesine mertçe Aydın gibi sevdim can
Ben seni Kazdağından denize uzanan sarıkız aşkıyla
Susurluk ayranı serinliğinde
Hoşmerim tadında Balıkesir gibi,
Ayayorgi tepesinden tarihi izlerken
Amasra gibi,
Balta girmemiş ormanların eşsiz güzelliğiyle
Adıyla müsavi nehrin
Bir aşk oku misali kalbinin ortasından geçişinde
Bartın gibi,
Her karışında petrolün fışkırdığı
Raman'da, Han obasında Batman gibi,
Sevdamı yüklenip
Zihni ustanın deyişleriyle
Kop dağı yüceliğinde
Karadeniz'in hırçın dalgalarıyla
Vuslat ettiren Çoruh'un yaslandığı
Bayburt gibi sevdim can
Ben seni Şeyh Edebali nasihatiyle
Söğütte Ertuğrulca, Metristepede gururla
Bilecik gibi,
Başımdaki sevdayı alıp
Hazar'da çalkalanan Aras'ı besleyen Bingöl gibi,
Govend çeken delikanlının yüreğiyle
Beş minarenin gölgesinde Bitlis gibi,
Çamlıbelde Koç Köroğlu cesareti,
Taama lezzet katan Mengenli aşçının marifetiyle
“Dağın öte yüzünde” Dağlı'ca, Bolu gibi sevdim can.
Ben seni Korkma diye ünlenen Akif imanıyla,
İnsuyu derinliğinde,
Burdur gibi
Yeşilin huzuru Kayı'nın gururu
Adıyla müsemma Uludağ'ın zirvesinde
kayakçının kar ile dansında,
Ben seni Orhan Bey edasıyla Bursa gibi sevdim
Ben seni geçilmezliğin timsalinde
Vazgeçilmezlik ruhuyla
Şarapnellerin dövdüğü bataryaların direncinde
Yedi düvele baş tutup dimdik duran kale gibi
Ben seni Çanakkale gibi sevdim
Ben seni tarih evvelinden
Yeraltı dünyasının Hüyük kenti
Çankırı gibi
Ben seni Leblebi gevrekliğinde
Hattuşada Nuvanzanın Nina sevdasıyla
Çorum gibi
Ben seni Pamukkale haşmetinde
Pamuktan ak, kaleden kavi bir yürekle
Seherin bekçisi
İbibikli horozun ötüşünde Denizli gibi
Ve ben seni
Çin seddine rakip surlara havi kentte
Malabadi köprüsü kemerinin haşmetinde
Yaz sıcağında kan kırmızı karpuzun serinliğinde
Dicle'nin sularıyla hayat bulan bakir diyarda
Diyarbakır gibi sevdim
Ben seni, yeşilin her tonunda
Uzayan vuslat deminin
Gürgen sertliğinde yürekte deprem yaratan
Fay kırıklarında Düzce gibi
Ben seni Tunca nehrinin Arda ile vuslatında
"Arda boylarında" türküsünün içli nağmeleriyle
Meriç'in hırçınlığanda,
Selimiye'nin dingin kutsallığında
Edirne gibi,
Ben seni Gakkoş yüreğimle
Çılgın Fırat'a gem vuran Keban gibi,
Hazar gibi, Harput gibi,
El-Aziz'in lütfü keremiyle Elazığ gibi sevdim can
Ben seni "ne güzel bağlar" türküsüne konu
Üzüm deren güzellerin kınalı ellerinde
Cana şifa ekşi suyun minerallerinde
Girlevik şelalesinin paraşütçe inişinde
Ve hasretin deprem darbelerinde
Her sabah yeniden dirilen sevdayla
Erzincan gibi,
Ben seni Aziziye tabyalarında
Nene hatunun satır tutan ellerinde
Ahmet Muhtar paşanın yüreğinde
Dadaşçasına
Sümmani babanın Ablaktaşta içtiği bade aşkına
Çifte minarelerde yankılanan ilahi aşkın gölgesinde
Palandöken misali başı dumanlı
Kehribar bir sevdayla Erzurum gibi sevdim can
Ben seni Yunus'ça, Nasrettin'ce
Porsuk çayı kıyısında
Sevdayı lületaşı nargilesinin dumanı gibi
Ciğerlerinde hisseden maşukun edasıyla
Adı eski olan bir kentte
Her seher güne nur yağarken yenilenen bir aşk ile
Eskişehir gibi sevdim can
Ben seni Zeugma'daki tarihin mozaik nakışlarında
Ezo gelinin içli barak nağmesinde
Şahinbey'in mavzerinden fırlayıp
Düşmana giden kurşun misali
Gazilik şanına yakışır bir gururla
Baklava tadında Gaziantep gibi sevdim can
Ben seni
Fındığın ve Kirazın başkentinde
Topal Osman ağa'nın memleket sevdasına haiz
Bir ahval ile ve
Kuşdili muhabbetinde Giresun gibi,
Ben seni Saçıma renk veren diyarda
Tomara şelalesi gibi akışkan Zigana misali asil
Gümüşhanevî’nin mana ikliminde
Atsız’ın mefkûresinde şiircesine
Gümüşhane gibi
Zap vadisi derinliğinde duygularla
Hakkari gibi sevdim can
Ben seni Hoşgörüde eşsiz
Taamda rakipsiz
Harbiye’de çağlayan, Amikte bereket
Asi’de isyan ruhuyla
Baş döndüren güzelliğinin
Defne kokusuna yansımasında
Olimpiyat ruhuyla Sökmencesine
Tevhid uğruna kelle veren Habib-i Neccar aşkıyla
Hatay gibi sevdim can
Ben seni yücelerde başı dik
Yüreği engin iklimiyle
Aras ovası bereketinde Iğdır gibi
Göller ve güller diyarı
Gönüllerin miski amber ayarı
Buram buram aşk kokulu
Artemis sunağında
Yare kurban edilmeye hazır
Davraz dağını andırır bir yürekle
Isparta gibi sevdim can
Ve ben seni Dünyanın incisi
Altın boynuzlu Haliç’i, Yedi tepesiyle
Fethinin Peygamber arzusuna mazhar olduğu
Çağ açıp çağ kapan kutsallığında
Komutanın “ya ben onu ya o beni alır” dediği
Tarifi zor sevdası yüreklerde kor
Kıtaların vuslat şehri
“Bir sengine yekpare acem mülkünün” feda edildiği
Dünyanın payitahtı Şehr-i İstanbul gibi sevdim can
Ben seni Amazon kraliçelerinin
Smirni adını verdikleri güzellikte
Hasan Tahsin’cesine
Ya ölüm ya istiklal ruhunda
Yeşeren umutların maviliğinde
Bergama gibi gizemli
Efes gibi vazgeçilmez
Denizinin kız kızının deniz koktuğu
Yosun bakışlarının parıltısında
İzmir gibi sevdim can
Ben seni namus ve vicdan abidesi
Sütçü imam ruhuyla
Karakoç’ta “Mihriban”
Mahsuni’de “Dumanlı dumanlı oy bizim eller” dercesine
Engizek’ten Binboğa’ya uzanan karlı dorukların
Yürek soğutan keçi inatlı dondurması lezzetinde
Aksu ırmağı gibi berrak ve kahramanca
Kahramanmaraş gibi sevdim can
Ben seni toprağın demire
Demirin çeliğe dönüştüğü
Bükülmez duygularla Karabük gibi
Aşkın en güzel ifade dili olan
Türkçenin başkentinde
Mehmet Bey fermanı ile
Karaman gibi
Ben seni “yurt vermeyiz düşmana” diyen
Yiğitlerin harman olduğu serhat şehrinde
Şenlik Baba, Çobanoğlu ve Taşlıova ustaların
Sazında sözünde yankılanan aşk badesi ile
Sarıkamış’ta vuslat şerbeti içenler aşkına
Kars gibi sevdim can
Ben seni Yorgansız Hakkı’nın
“Ana ben gidiyom düşmana karşı”
Yürekliliğiyle
Ilgaz yüceliğindeki
Karafatma ve Halime Kaptan saygısında
Hülasa Kastamonu gibi sevdim can
Ben seni Erciyes gibi yüce
Mimar Sinan gibi ustaca
Gevher Nesibe’nin Sipahi sevdasıyla
Gesi bağlarında yar hasretiyle dolanıp
Avşarcasına mert
Yedi oluklu Kapuz şelalesi muhteşemliğinde
Kayseri gibi
Kızıla boyanmış ırmağın
Sevgiliye kurşun hızıyla akışında
Her an patlamaya hazır bir mühimmat deposu heyecanıyla
Kırıkkale gibi
Ben seni Istranca dağlarında seken
Maralların cennet gözlerinde
İğneada Longuzundaki kış cıvıltılarının ahenginde
Kırk şehidin ruhunda
Kırklareli gibi sevdim can
Ben seni Aşıkpaşa’nın dizelerinde
Ahi Evren’in alın terinde
Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş’ın
Gönül titreten nağmelerinde
Kırşehir gibi
Ben seni Afrin çayı boyunca uzanan vadinin
Zeytin tanesi gözlerinde
Peygamber üzümü habbesinde
Karakışlarda titreyen garibin özlemi olan
Yorgan sıcaklığında Kilis gibi sevdim can
Ben seni Marmara ve Karadenizin incisi
Gönüllerin birincisi
Hereke motifleri kadar güzel
Körfez kadar özel
Kocaeli gibi sevdim can
Ben seni Evliyalar otağında
İlim fışkıran Karatay gibi
Selçuklu heybetinde
Mevlana Şems Muhabbetinin
Gel ! Ünlemesinde
Tasavvuf sofisinin duygularında
Konya gibi sevdim can
Ben seni nazlı gelinciğin
Aşk kızılı yaprağında,
Kütahya’nın pınarları ezgisi eşliğinde
Porselene can veren toprakta
Dantel dantel işlenen çinisinde hayat bulan
Bir yürekle Kütahya gibi sevdim can
Ben seni Asaletini Beydağı’ndan
Rengini sarı saçlarından alan kayısının başkentinde
Battal gazinin yüreği,
Darendeli Somuncu babanın aşkıyla
Malatya gibi sevdim can
Ben seni Antik çağların tılsımında
Gurup vakti Spil’den İzmir’i seyredercesine
Bıyıkları yeni terlemiş Şehzadenin gururu ile
Mesir lezzetinde,
Hasretini ise Soma hüznü ile sinemde taşıyıp
Manisa gibi sevdim can
Ben seni Taş duvarlarında sevdaların yankılandığı
“Mezopotamya’da sarı taşların egemen rengiyle,
Güneşin yansıttığı tonların
Buğday başaklarındaki zengin coşkusuyla”
Mazı dağının doruklarındaki sakız ağacı kokusunda
Her yanı sit alanı olmaya layık yüreğinin önünde eğilerek
Mardin gibi sevdim can
Ben seni Türkmencesine,
Al yanakları gelincikle yarışan
Yörük güzeli Fadıma’ya tutkun
Mahcup delikanlının karbeyazı duygularında,
Toros’lara yaslanmış
Karacaoğlan’ın Elif’i gibi eşsiz
Silifke Yoğurdu gibi ak, Kızkalesi gibi çekici
Ashab-ı Kehf gibi sır yüklü, Mut’lu kadar Mutlu
Mistik çağlardan gelen esintilerle
Cennet gibi kısaca Mersin gibi sevdim can
Ben seni Asardan Bodrum’u gözleyen bulut gibi
Yamaçlardan Fethiye’ye yol alıp
Ölü denizde nefeslenen paraşüt tutkusuyla
Kadim medeniyetler beşiği Muğla gibi sevdim can
Ben seni Sultan Alparslan’ın Malazgirt tutkusu
Ve sigara tiryakisinin altın sarısı tütünden
Ciğerlerine çektiği dumanın hevesiyle
Muş gibi sevdim can
Ben seni göklerde seyri alem eden
Kapadokya’nın Peri kızları gibi
Yer altında tarih yaşatan
Kaymaklı Derinkuyu şehirleri güzelliğinde
Hacı Bektaş’ın pir aşkına çektiği “hu” larla
Dervişlerin ceminde
Nevşehir gibi
Ben seni Bor’un pazarı geçmeden Sonsuza dek
Ulular kışlasında Çiftehan sıcaklığında
Aladağlardan Bolkarları selamlarken
Sevdasını kilimlere desen desen işleyen
Ayşelerin göz nurunda
Niğde gibi sevdim can
Ben seni Boztepeden Karadeniz’e bakarken
Göz bebekleri fındık fındık parlayan kızların
Sülün gibi süzülüşünde
Ayşa’ya olan sevdasını dağ başlarında
Bir ömür haykıran Hekimoğlu’nun
Gürcü beyine boyun eğmeyen asi yüreğinde
Ordu gibi sevdim can.
Ben seni dünden bugüne
Kastabala’dan Zorkun’a yankılanan aşk nağmelerinde
Yerden fışkııran Fıstık tadıyla
Haruniye gibi sıcak, Kadirli gibi kadirşinas,
İsyanını Gavurdağlarının her taşına
Şiir şiir kazıtan Dadaloğlu yüreğiyle
Osmaniye gibi sevdim can
Ben seni Çayın başşehri
Karadeniz’in yüce ve aziz coğrafyasında
Yer tutan atmaca duruşlu bir sevda ile
Yeşilin ve mavinin dansında
“Çayeli’nden öteye yali yali”
Horon tutan güzellerin
Yüreklerinde demlenmiş beş çayı lezzetiyle
Ayder’de mehtap ile öpüşen sislerin gizeminde
Anzerdeki çiçek ile arı aşkının rakipsiz tadında
Rize gibi sevdim can
Ben seni Frig’lerden bugüne
Kıvrım kıvrım aşk taşıyan Sakarya’nın debisinde,
Adıyla müsemma dağların
Tektonik Sapanca’ya yansıyan platonik siluetinde
Sakarya gibi,
Bir milletin yeniden varoluş azmini
Denizden karaya taşıyan komutanın
İlk adımındaki heyecan ile
Anadolu adlı asenanın hasretiyle Bozkurtçasına ve
Tarihin Bedestandaki ipeksi dokunuşlarında
Samsun gibi sevdim can
Ben snei Uçsuz bucaksız çayırların yeşilliğinde
Göz nuru el emeğin hayat bulduğu
Battaniye sıcaklığının
Damak tadı Büryan ile bütünleştiği yerde
Pir Veysel Karani ve İbrahim Hakkı aşkıyla
Siirt gibi,
Ben seni Su perisi Sinope’nin sinesinde
Baharı beklerken
Mahpus damı duvarlarından
Aldırma Gönül aldırma diye yankılanan
Ezginin Boztepe burnunun uç noktasında
Notaya döküldüğü Sinop gibi sevdim can
Ben seni Gök Medresenin
Duvar taşlarını tutturan harcın mayasında
Cumhuriyetin mayasına uzanan aşk ile
Kızılırmak gibi delice
Yiğidoların madımak toplayan güzellere
Olan sevdalarını yaşarken
Veysel babanın merhameti ve
Darağacına yürüyen Pir sultanın ruhundan
Aldıkları ilhamla Sivas gibi sevdim can.
Ben seni Nemrudi Mancınıklardan
Cehennem od/una atılırken
Gülümseyen İbrahimi duygularla,
Aynzelha meydanını suya çeviren Yaradan aşkına
Fırat’a özlem çeken Harran’ın kurak yüreğine
Eyyubi sabrın himayesinde can veren mir aşkına
Acıyı bal eyleyen mırra kahveli sıra gecelerinin
Yanık türküleri ve şiir bakışlarının eşliğinde
Şanlıurfa gibi sevdim can
Ben seni Tatar yüreklerin cesurluğunda
Zifire bulanmış Beko yüreklere inat
Hz Nuh ile anlamlaşan Cudi kadar yüce
Mem-u Zin sevdasıyla
Şırnak gibi,
Kara üzüm habbesinde mayalanıp
Mahzende yıllanan şarabın tiryakisi gibi
Vatan Şairi Namık Kemalin dizelerinde
İfade bulan sıla hasreti ve aşkı ile
Tekirdağ gibi sevdim can.
Ben seni Ballıca’da sarkıtlaşan sevda oklarının yürek delişinde
Plevne kahramanı Gazi Osman paşa ruhuyla
Geyraz bahçelerinde yar yanağı elmada
Onbeşli kınalı Alileri cepheye gönderen annelerin
Yürek yangınını dindiren Ayvaz suyu serinliğinde
Cahit Külebi dizeleriyle, gençliğimle tanıştığım ve
Karacaoğlanın dizesinde ifade bulan
Güzeller durağı Tokat gibi sevdim can
Ben seni Ağasar deresi tınısında
Sümela ve Ayasofya gibi antik Uzun göl gibi rakipsiz
Atamın köşkü gibi heybetli
Haldizen Dağı kadar yüce
Maçkanın taşlı yollarında ceylan gibi seken
Kalem kaşlı güzeli kemençe yayında
Konuşturan uşağın yüreğinde
Hamsi misali cıvıl cıvıl
Kuymak misali doyumsuz
Anlayacağın Trabzon gibi sevdim can
Ben seni “Kar ile silelenmiş” Munzur’un
Köpük köpük Pülümür suyunda
Tunceli gibi
Murat dağından doğup
Menderese sevda taşıyan Banaz gibi
Yüreğindeki ateşi
Halıya desen kilime motif eden
Selvi boyluların endamında
Uşak gibi sevdim can
Ben seni , Bend-i Mahi suyu gibi
Tendürek’ten seslenip
“Kes başım Kanım aksın
Kıymet bilene doğru” diyen bir yürek ile
Otlu peynir olup damaklarda taht kuran
Akıntının tersine kürek çeken
Gülüşleri gül sevdaları göl,
Kefal dirençli yiğitlerin yurdu
Kendisi güzel kedisi özel Van gibi sevdim can
Ben seni
Gönüllere şifa dağıtan kaplıcalar ve
Huzur kenti Marmara’nın İncisi
Yalova gibi
Ben seni Bozok yaylasında
Ayça yüz ve Hak vergisi sürmeli gözlerin iflah etmediği,
Dert çekmeye hal bırakmadığı kara bir sevda ile
Sırra kadem basan Türkmen ozanın perdesinde,
Ankova harabelerine tünemiş baykuşların
Hüzne durduğu bir hasret ile,
Çamlık tepenin efil efil sevda yeli estirdiği,
Saat kulesindeki gong seslerinin ve dahi
Akrebin kıskacındaki yelkovanın
Sürmeli diye inlediği yerde
''Yozgat'ı sel almış,Sorgun'u duman
Sıtkınan seviyom billahi inan
Ölüp de kabire girdiğim zaman
Ben susuyum kemiklerim söylesin''
Diyerek sevdiğine testi kırdığı duygular eşliğinde
Nida tüfekçi yüreği ve
Çapanoğlu Cabbara el veren Hızır’ın
“Gönlün gani, mülkün fani olsun” duasıyla,
Yozgat gibi sevdim can
Ben seni Karaelmasın
Zifir karasında ekmek arayan Uzun Mehmetlerin
Parlayan gözbebeklerindeki umutla
Göçük hasretlerin hüznünde
Zıngıldarken sol yanım, Ya sabır deyip
Med cezir yaşayan sinemdeki harı
Harmankaya şelalesinde dindirerek
Hak vergisi tabii ve tarihi güzelliklerin
Yay ile ok arasında yeşil ve maviyi buluşturup
Akit kestikleri mahalde kaptaş havası eşliğinde
Kuzu kestanesi çıtlatırken
Zonguldak gibi sevdim can
VE BEN SENİ
Candan öte can gibi
Şah damar içinde kan,
Ötüken dilberi Almıla gibi
Döşündeki“Hubbul vatan minel iman” düsturuyla
Bayrak tutan Ulubatlı Hasan gibi
Yeseviden Feyz alıp Hacı Bektaş ile hoşgörü,
Hacı Bayram ile de mana ikliminde doyasıya kanan gibi
Yunus ocağında pişip
Mevlana dergâhında aşk ile
Hu çeken Dervişan gibi
Çin Seddi’nden, akmam diyen Tuna’ya kadar
At oynatan ecdadım Fatihan gibi
Odlar yurdum Azerbaycan
Umudun rengi Türkmenistan
Çekik gözlü yar Özbekistan
Adı mert bileği sert Kazakistan
Kırklar güneşi Kırgızistan
Kıbrıs adlı Yavru vatan ve
Özgürlük özlemiyle yanıp tutuşan
Bütün Turani kavimler için
Vuslatın uç noktası olan Kızılelma adlı canan gibi
“Vatan ne Türkiye'dir Türklere ne de Türkistan,
Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir Turan”
Diye haykıran ozan gibi
HÜLASA BEN SENİ VATAN GİBİ SEVDİM
Şemsettin AĞAR (Dervişoğlu)


