Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görev yapan vaizlerin yaşadığı sorunlara ilişkin yazılı bir basın açıklaması yaptı. Şanlı, vaizleri “milletin gönlüne hikmeti, kalbine merhameti, zihnine ilmi nakşeden sessiz kahramanlar” olarak tanımladı.
Vaizlerin kürsülerde binlerce insana umut aşıladığını ifade eden Şanlı, kendi haklarını talep ettiklerinde ise seslerinin duyulmadığını belirtti. Görev yükünün ağır, karşılığının ise yetersiz olduğunu vurgulayan Şanlı, adaletsiz görevlendirmeler, yetersiz özlük hakları ve görünmeyen emek sorununa dikkat çekti.
Vaizlik mesleğinin yalnızca kürsüde yapılan bir hitap faaliyeti gibi algılandığını belirten Şanlı, gerçekte vaizlerin cezaevlerinden hastanelere, öğrenci yurtlarından aile ve dini rehberlik bürolarına, bağımlılıkla mücadele alanlarından engelli koordinatörlüklerine kadar pek çok sahada aktif görev yaptığını söyledi.
Vaizlerin kriz anlarında ilk çağrılan personel olduğunu dile getiren Şanlı, bu geniş sorumluluk alanına rağmen çalışma şartlarının belirsiz, görev tanımlarının dağınık ve verilen hizmetlerin büyük ölçüde görünmez durumda olduğunu ifade etti. Bu durumun hem hizmetin niteliğini hem de personelin kuruma olan aidiyetini olumsuz etkilediğini kaydetti.
Dini Yüksek İhtisas Merkezlerinde doktora seviyesinde eğitim alan vaizlerin, kariyer yükselme süreçlerinde defalarca yazılı ve sözlü sınavlara tabi tutulduğunu belirten Şanlı, bu durumun meslek motivasyonunu zedelediğini vurguladı.
Mevzuatta vaizlerle şube müdürlerinin eşdeğer kadroda yer almasına rağmen, uygulamada ciddi bir maaş farkı bulunduğunu ifade eden Şanlı, şube müdürlerinin yüzde 170, vaizlerin ise yüzde 125 ek ödeme aldığını hatırlatarak, “Eşdeğer kadroysa bu fark neden var?” diye sordu.
Vaizlerin zaman zaman müftüye vekâlet ettiğini, şube müdürlüğü görevlerini yürüttüğünü, denetim ve soruşturmalarda muhakkik olarak görev aldığını belirten Şanlı, artan sorumluluğa rağmen yetki ve hakların yerinde saydığını söyledi.
Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak taleplerinin ayrıcalık değil, adalet ve hakkaniyet olduğunu vurgulayan Şanlı, vaizlerin özlük hakları, kariyer sistemi ve çalışma şartlarının sahadaki gerçeklerle uyumlu şekilde yeniden düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Şanlı açıklamasını, “Vaiz sadece konuşan değil, yük taşıyandır. Yük taşıyanın hakkı geciktirilmemelidir” sözleriyle tamamladı.